4. SONUÇLAR
2009 yüzey araştırmasında elde ettiğimiz, bölgenin tarihöncesi arkeolojisiyle ilgili ilk veriler, bölgenin Anadolu'nun tarihöncesi hakkındaki pek çok fikrin sınanması için oldukça önemli bir bölge olduğunu ortaya koymuştur. Ancak, bölgenin böylesine önemli bir arkeolojik potansiyeli olmasına karşın, ekibimizin ziyaret ettiği neredeyse her tarihöncesi dönem buluntu yerinde, yasadışı define kazılarının gerçekleştirilmiş olması söz konusudur. Özellikle tarihöncesi arkeolojisiyle ilgili en önemli verilerin elde edilebileceği mağaralar, en yoğun tahribatın gerçekleştirildiği alanlar olarak öne çıkmaktadırlar. Bunların içinde Şahinkaya Mağarası, 2007 yılında sit alanı ilân edilmesine rağmen tahribatın en yoğun görüldüğü buluntu yeridir. Bundan dolayı, bölgedeki bu ilk sistematik tarihöncesi dönem araştırmalarının sürdürülmesinin büyük öneme sahip olduğuna inanıyoruz.
4.1. Paleolitik Çağ
2009 yılında Bursa ilinde gerçekleştirilen yüzey araştırmasının Paleolitik Çağ ile ilgili sonuçlarının en önemlisi şüphesiz, tipik iki yüzeylilerin Türkiye'de bilinen en kuzeybatıdaki örneklerinin keşfedilmiş olmasıdır. 2009 yılı araştırmamıza dek, Anadolu'dan batıya doğru giden doğal yolların üzerinde bulunan Bursa ilinde Paleolitik Çağ arkeolojisiyle ilgili hiçbir sistematik araştırma yapılmamıştır. Kuzeybatı Anadolu'nun ve hatta Balkanlar'ın Paleolitik Çağ arkeolojisi açısından anlaşılması için Bursa bölgesi kilit bir role sahiptir. Bugüne dek gerçekleştirilen az sayıdaki çalışmadan elde edilen temel sonuçlar, kuzeybatı Türkiye’deki Alt Paleolitik kültürlerin Anadolu'nun diğer bölgelerinden bilinen kültürlerden oldukça farklı olduğu yönündeydi (Arsebük 1998b, Runnels 2003, Dinçer-Slimak 2007). Yüzey araştırmamız sırasında Belen Tepe'de keşfedilen iki yüzeyli buluntuların Trakya ve Balkanlar'dan bilinen Alt Paleolitik kültürlerden çok Orta ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinden bilinen Acheul kültürüne ait buluntulara yakın olduğunu düşünmekteyiz. Uzunca bir dönemden beri, Türkiye'deki Paleolitik Çağ araştırmalarının azlığından da kaynaklanan bir şekilde, iki farklı tekno-kültürel bölgeyi temsil ettiği düşünülen (Kansu 1964) el baltaları ile yontuk çakılların baskın olduğu işleyimlerinin tipik örneklerinin birbirine çok yakın coğrafi alanlarda bulunması şaşırtıcı olmuştur. Belen Tepe buluntuları, Anadolu'da Alt Paleolitik Çağ'da iki yüzeyli işleyimlerin dağılımı ve sınırları ile ilgili “ilk” görüşlerin tekrar gözden geçirilmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Orta Paleolitik dönem ile ilgili olarak, iki ayrı kültürden söz etmemiz yerinde olacaktır. Bunlardan birincisi Görükle'den (Şahin et al. 2009) de bilinmekte olan Alt Mousterien kültürünü yansıtan taş alet yapım işlikleridir. Gâvur Evleri Mevkii'nde de, bu kültürü yansıtan Orta Paleolitik dönem buluntuları ile karşılaşılmıştır. Bu buluntu yerlerinde, bunların işlik yerleri olmasını kanıtlayan nitelikte çekirdekler ve korteksli yongaların olmaları söz konusudur. Şimdilik edindiğimiz ilk görüş, Uludağ'ın kuzeyi ile güneyinde bulunan farklı buluntu yerlerinin genel olarak aynı kültürü yansıtmakta olduklarıdır. Az sayıda da olsa, aynı türden hammaddelerin kullanılıyor olması da, Uludağ'ın kuzeyinde ve güneyinde yer alan toplulukların aynı çakmaktaşı kaynaklarını ziyaret etmekte olduklarını kanıtlamaktadır. Dolayısıyla, Uludağ'ın en azından Orta Paleolitik Çağ kültürleri için, kültürleri sınırlayan nitelikte bir coğrafi engel olmadığını düşünmemiz mantıklı olacaktır.
Bir başka Orta Paleolitik kültür ise, bu dönemin son evrelerini yansıtan ve şimdilik sadece Şahinkaya Mağarası'ndan bildiğimiz Son Mousterien buluntulardır. Burada, aletlerin yapım aşamalarına ait parçalardan çok, düzeltili aletlerin bulunabileceğini, Şahinkaya Mağarası'ndan bildiğimiz taş aletler göstermektedir. Pleistosen arkeolojisi açısından, fauna buluntularının taş aletlerle birlikte ele geçirilebilmesi, kültürlerin anlaşılmasında büyük öneme sahiptir. Şahinkaya Mağarası'ndaki buluntuların, mağara bilimsel olarak kazılmadığı için elimizde olmayan, mikro-fauna buluntuları ile değerlendirmek, mağaradaki insan iskânının çevresel koşullarla bağlantılı olarak anlaşılmasına büyük katkı sağlayacaktır. Dolayısıyla, bilimsel olarak, mağaralardaki buluntu yerleri, sadece taş aletlerin ve/veya bunların yapım aşamalarına ait parçaların bulunabildiği açık hava işlik yerlerinden çok daha büyük öneme sahip olduklarını düşünmekteyiz.
Bursa'da, en eski kanıtları Alt Paleolitik ile başlayan ve Orta Paleolitik Çağ ile devam etmekte olan kültür sıradüzeni, ilk gözlemlerimize göre, tüm Türkiye'de olduğu gibi (Özdoğan 1998, Kuhn 2002, Balkan-Atlı et al. 2008) Üst Paleolitik Çağ'da buluntular açısından bir kesintiye uğramaktadır. Bölgede çok sayıda bulunan mağaralardaki kilitlenmiş dolgularda Üst Paleolitik kültürleri yansıtan izlerin olup olmadıklarını henüz bilememekteyiz. Bunu da ancak, ileride gerçekleştirilecek çalışmalar aydınlatacaktır.
Bursa bölgesinde Paleolitik Çağ ile ilgili araştırmalar, Anadolu Paleolitik Çağ kültürlerinin daha iyi anlaşılmasını sağlayabilmesinin yanında, Anadolu'dan daha farklı olduğu bilinen Balkan Paleolitik Çağ kültürlerinin de Anadolu ile ilişkilerinin anlaşılması açısından büyük öneme sahiptir.
2009 yüzey araştırmasında elde ettiğimiz, bölgenin tarihöncesi arkeolojisiyle ilgili ilk veriler, bölgenin Anadolu'nun tarihöncesi hakkındaki pek çok fikrin sınanması için oldukça önemli bir bölge olduğunu ortaya koymuştur. Ancak, bölgenin böylesine önemli bir arkeolojik potansiyeli olmasına karşın, ekibimizin ziyaret ettiği neredeyse her tarihöncesi dönem buluntu yerinde, yasadışı define kazılarının gerçekleştirilmiş olması söz konusudur. Özellikle tarihöncesi arkeolojisiyle ilgili en önemli verilerin elde edilebileceği mağaralar, en yoğun tahribatın gerçekleştirildiği alanlar olarak öne çıkmaktadırlar. Bunların içinde Şahinkaya Mağarası, 2007 yılında sit alanı ilân edilmesine rağmen tahribatın en yoğun görüldüğü buluntu yeridir. Bundan dolayı, bölgedeki bu ilk sistematik tarihöncesi dönem araştırmalarının sürdürülmesinin büyük öneme sahip olduğuna inanıyoruz.
4.1. Paleolitik Çağ
2009 yılında Bursa ilinde gerçekleştirilen yüzey araştırmasının Paleolitik Çağ ile ilgili sonuçlarının en önemlisi şüphesiz, tipik iki yüzeylilerin Türkiye'de bilinen en kuzeybatıdaki örneklerinin keşfedilmiş olmasıdır. 2009 yılı araştırmamıza dek, Anadolu'dan batıya doğru giden doğal yolların üzerinde bulunan Bursa ilinde Paleolitik Çağ arkeolojisiyle ilgili hiçbir sistematik araştırma yapılmamıştır. Kuzeybatı Anadolu'nun ve hatta Balkanlar'ın Paleolitik Çağ arkeolojisi açısından anlaşılması için Bursa bölgesi kilit bir role sahiptir. Bugüne dek gerçekleştirilen az sayıdaki çalışmadan elde edilen temel sonuçlar, kuzeybatı Türkiye’deki Alt Paleolitik kültürlerin Anadolu'nun diğer bölgelerinden bilinen kültürlerden oldukça farklı olduğu yönündeydi (Arsebük 1998b, Runnels 2003, Dinçer-Slimak 2007). Yüzey araştırmamız sırasında Belen Tepe'de keşfedilen iki yüzeyli buluntuların Trakya ve Balkanlar'dan bilinen Alt Paleolitik kültürlerden çok Orta ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinden bilinen Acheul kültürüne ait buluntulara yakın olduğunu düşünmekteyiz. Uzunca bir dönemden beri, Türkiye'deki Paleolitik Çağ araştırmalarının azlığından da kaynaklanan bir şekilde, iki farklı tekno-kültürel bölgeyi temsil ettiği düşünülen (Kansu 1964) el baltaları ile yontuk çakılların baskın olduğu işleyimlerinin tipik örneklerinin birbirine çok yakın coğrafi alanlarda bulunması şaşırtıcı olmuştur. Belen Tepe buluntuları, Anadolu'da Alt Paleolitik Çağ'da iki yüzeyli işleyimlerin dağılımı ve sınırları ile ilgili “ilk” görüşlerin tekrar gözden geçirilmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Orta Paleolitik dönem ile ilgili olarak, iki ayrı kültürden söz etmemiz yerinde olacaktır. Bunlardan birincisi Görükle'den (Şahin et al. 2009) de bilinmekte olan Alt Mousterien kültürünü yansıtan taş alet yapım işlikleridir. Gâvur Evleri Mevkii'nde de, bu kültürü yansıtan Orta Paleolitik dönem buluntuları ile karşılaşılmıştır. Bu buluntu yerlerinde, bunların işlik yerleri olmasını kanıtlayan nitelikte çekirdekler ve korteksli yongaların olmaları söz konusudur. Şimdilik edindiğimiz ilk görüş, Uludağ'ın kuzeyi ile güneyinde bulunan farklı buluntu yerlerinin genel olarak aynı kültürü yansıtmakta olduklarıdır. Az sayıda da olsa, aynı türden hammaddelerin kullanılıyor olması da, Uludağ'ın kuzeyinde ve güneyinde yer alan toplulukların aynı çakmaktaşı kaynaklarını ziyaret etmekte olduklarını kanıtlamaktadır. Dolayısıyla, Uludağ'ın en azından Orta Paleolitik Çağ kültürleri için, kültürleri sınırlayan nitelikte bir coğrafi engel olmadığını düşünmemiz mantıklı olacaktır.
Bir başka Orta Paleolitik kültür ise, bu dönemin son evrelerini yansıtan ve şimdilik sadece Şahinkaya Mağarası'ndan bildiğimiz Son Mousterien buluntulardır. Burada, aletlerin yapım aşamalarına ait parçalardan çok, düzeltili aletlerin bulunabileceğini, Şahinkaya Mağarası'ndan bildiğimiz taş aletler göstermektedir. Pleistosen arkeolojisi açısından, fauna buluntularının taş aletlerle birlikte ele geçirilebilmesi, kültürlerin anlaşılmasında büyük öneme sahiptir. Şahinkaya Mağarası'ndaki buluntuların, mağara bilimsel olarak kazılmadığı için elimizde olmayan, mikro-fauna buluntuları ile değerlendirmek, mağaradaki insan iskânının çevresel koşullarla bağlantılı olarak anlaşılmasına büyük katkı sağlayacaktır. Dolayısıyla, bilimsel olarak, mağaralardaki buluntu yerleri, sadece taş aletlerin ve/veya bunların yapım aşamalarına ait parçaların bulunabildiği açık hava işlik yerlerinden çok daha büyük öneme sahip olduklarını düşünmekteyiz.
Bursa'da, en eski kanıtları Alt Paleolitik ile başlayan ve Orta Paleolitik Çağ ile devam etmekte olan kültür sıradüzeni, ilk gözlemlerimize göre, tüm Türkiye'de olduğu gibi (Özdoğan 1998, Kuhn 2002, Balkan-Atlı et al. 2008) Üst Paleolitik Çağ'da buluntular açısından bir kesintiye uğramaktadır. Bölgede çok sayıda bulunan mağaralardaki kilitlenmiş dolgularda Üst Paleolitik kültürleri yansıtan izlerin olup olmadıklarını henüz bilememekteyiz. Bunu da ancak, ileride gerçekleştirilecek çalışmalar aydınlatacaktır.
Bursa bölgesinde Paleolitik Çağ ile ilgili araştırmalar, Anadolu Paleolitik Çağ kültürlerinin daha iyi anlaşılmasını sağlayabilmesinin yanında, Anadolu'dan daha farklı olduğu bilinen Balkan Paleolitik Çağ kültürlerinin de Anadolu ile ilişkilerinin anlaşılması açısından büyük öneme sahiptir.
*Resim: Sinekkaya Mağarası ©Berkay Dinçer.Bu makalenin bütün bölümleri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder