Yayın bilgileri:
Dinçer, B.,
2003, “Kanat Çırpan Doğa ve İnsan”, Aydınlık 827: 52-53.
Kanat Çırpan Doğa ve İnsan
Berkay Dinçer
İnsanoğlunun yaptığı, şimdilik bilinen en eski kuş resmi, bulunuşuyla sanatın doğuşu tartışmalarını kökünden değiştiren, Fransa’daki Chauvet Mağarası’nda. Günümüzden yaklaşık 30 bin yıl önce yapılmış.
Kuşlara olan ilgi zamanla artmış, barınakların duvarlarında, giyim ve süs eşyalarında, kullanılan kaplarda betimlenen kuş sayısı ve çeşitliliği giderek çoğalmış.
(Resim: Rasin)
UYGARLIK, KUŞLARLA İNSANI AYIRDI
Tanrıları hep yukarıda, gökyüzünde düşünen insanoğlu, uçabilme yetenekleri nedeniyle kuşlarla tanrılar arasında bağlantı kurmuş; bu da, kuşlara verilen önemin artmasını doğurmuş. Yunan, Roma ve Hıristiyanlık ikonografilerinde meleklerin hep kanatlı çizilmesi, İslam efsanelerinde güvercinin bir mağarada Muhammed’in hayatını kurtardığının anlatılması, bu kutsamanın örneklerinden.
Yerleşik yaşama geçilmesiyle, özellikle de Sanayi Devrimi’yle, insanlarla kuşların arasına binalar, otomasyon, gökyüzünü saran kir perdesi girmiş. Serçelerin ve kargaların ortama ayak uydurabilmesini hariç tutarsak, insan, kutsadığı varlığı, yeni tapındığı değerler nedeniyle boşlamış ve kuş sayısı, çeşidi, giderek azalmış...
KUŞLARA DÜŞÜNCENİN SINIRSIZ MEKÂNI
Muhteşem portreleriyle tanınan Rasin’in 22 Mayıs’ta Şişli Art Home’da açılan sergisi, insanlığın tüm tarih boyunca yaptığının belki de modern bir devamıydı. Kuşlar, genellikle renkleriyle albeni kazanır, fark edilir olurlar. Oysa, Rasin’in kuş resimleri siyah-beyazdı. Kuşlar genellikle ağaçlarla, yaşadıkları çevresel ortamla birlikte düşünülürler. Oysa, Rasin’in kuşları çevrelerinden ayrıydılar; yanlarında ne konacak bir dal vardı, ne de kanatlarını açmış uçuyorlardı. Kuşların arkasında, yanında, sadece beyaz bir fon vardı. İşte, Rasin’in sanatı burada ortaya çıkıyor. Sorun, kuşları çevreleriyle birlikte, oldukları gibi resmetmek olsaydı, eline fotoğraf makinesi alan herkes bunu başarabilirdi...
(Resim: Rasin)
Rasin’in, çevrelerinden bilerek koparılmış yalnız kuş resimlerini, sanatın, insanın gördüklerini değil, gördüklerinin bireysel damıtımdan geçmiş halini yansıtmak olduğunu akılda tutarak değerlendirmek gerekir. Rasin, kuşları zamanın, mekânın ve gözlemin kısıtlayıcı ortamından almış ve sınırsız bir düşünsel dünyanın parçaları haline getirmiş.
Yedi-sekiz bin yıl önce, insanın çanak çömleklerine resmettiği kuş türleri arasında flamingolar, leylekler, bahriler, kuğular, akbabalar, puhular ve kartallar vardı. Tarihçiler, bunlardan yola çıkarak, insanların ne tür coğrafi bölgelerle ilişkiler içinde olduklarını anlayabilirler. Rasin’in sanatı, kuşları tam olarak betimlemeyi amaçlamasa da, resmettiği bazı kuş türleri hâlâ tanınabiliyor. Bunların arasında kargalar, güvercinler, kızıl gerdanlar ve papağanlar var. Rasin’in kuşları, insanın şehirlere tıkılıp kaldığının; doğasını, toprağını, hayvanlarını unuttuğunun bir göstergesi. Aynı resimleri köyde yaşayan bir ressam çizseydi, büyük olasılıkla, resmedilen kuş türleri, Rasin’inkilerden çok daha farklı olacaktı.
SAVAŞIN KARTALI, BARIŞIN GÜVERCİNİ
Çağdaş dünyanın simgelerinin yaratılmasında da kuşlar çok önemli. Örneğin dünyanın neredeyse bütün ordularının simgelerinde kartallar bulunuyor. Bayrakların birçoğunda yine kuşlar çıkıyor karşımıza... Ancak, kuşların simgeleştirilmesinde, sanat çok daha özel bir yere sahip. Bugün barış denilince herkesin aklına güvercin geliyor. Eğer Picasso 1949’da Fransız Komünist Partisi tarafından toplanan Dünya Barış Kongresi’nin afişine bir güvercin çizmemiş olsaydı, bugün barış denilince kimsenin aklına güvercin gelmeyecekti belki de.
(Resim: Rasin)
DOĞANIN KENDİNİ DOĞRUDAN İFADESİ: KUŞLAR
Rasin’in kuşlarının da önemli simgesel yönler taşıdığı söylenebilir. Sergideki tüm kuşların oldukça şematik sayılabilecek bir tarzda çizilmiş olmaları, bu simgesel anlamları çoğaltıyor. Rasin’in çizdiği kuşların büyük bir kısmında göz, gaga ve ayakların oldukça sade oluşu, buna karşın kuyruk ve kanatların özellikle kalın çizgilerle vurgulanması, belki de kuşların insanlarda bulunmayan, “kuş” özelliklerine dikkat çekilmek istendiğini gösteriyor. Rasin, doğadaki güzelliği, kuşlara bakarak daha da iyi anlayabileceğimizin farkında. Çünkü kuşlar, doğadaki olaylardan en çabuk etkilenen canlılardır; bu yüzden, doğayı görmek için önce kuşlara bakmak gerekir. Doğa kendini en doğrudan, kuşlarla ifade edebilir.
Rasin’in dediği gibi, “güzel olan hayattır, hayatı anladığımız biçimde gördüğümüz varlık güzeldir; güzel hayatı dile getiren ya da hayatı bize hatırlatan şeydir”. Rasin’in kuşları hayatı ve güzeli; insan, doğasına yüz çevirdikten binlerce yıl sonra bile tekrar hatırlatıyor.
Sadece Resim İçin Yaşamak
(Foto: B. Dinçer)
Rasin, 1923 İstanbul doğumlu. Soyadı Arsebük. Ancak, bu soyadını çok iddialı bulduğu için, kullanmamayı tercih ediyor. 1944’te Galatasaray Lisesi’ni, 1948’de Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitiriyor ve doktora için Paris’e gidiyor. Fransa’da bir öğrenci yurdunda kalırken, bir arkadaşının ona resim sehpasını satmasıyla, resimle ilgilenmeye başlıyor. 1951’de doktorasını tamamlayarak Ankara Üniversitesi’nde asistanlığa başlıyor. Aynı yıl, kendi deyişiyle, “her ciddi iş gibi resmin de insanın 24 saatini istemesi” dolayısıyla asistanlıktan ayrılıyor ve 1957’de “sadece resim için” Paris’e gidiyor. 1965’te dönüyor İstanbul’a. 1980’de Papa II. Jean Paul’ün portresini yapmak için İtalya’ya çağrılıyor ve yaptığı portre, Sacro Convento di San Francesco koleksiyonuna alınıyor. 1986’da “Barış” adlı tablosu İtalya’nın Assisi kentinde afiş olarak basılıyor ve tüm şehrin duvarlarını kaplıyor...
22 Mayıs’ta açılan sergi, Rasin’in 31. kişisel sergisi. Sanatçının eserleri Amerika, Avrupa ve Türkiye’deki çeşitli koleksiyonlarda yer alıyor.
BU YAZI AYDINLIK DERGİSİNDE YAYINLANDIKTAN SONRA RESSAM RASİN BENİ TELEFONLA ARAYARAK, BANA BİR TABLOSUNU HEDİYE ETTİĞİNİ HABER VERDİ. TATİLDEYDİM, TATİLİMİ YARIDA KESTİM, HEMEN İSTANBUL'A DÖNDÜM VE RESMİ SERGİ SALONUNDAN ALDIM. BUGÜNE DEK ALDIĞIM EN ANLAMLI HEDİYEYİ BANA VERMİŞTİ. KUŞLAR VE KÜLTÜRÜN İLİŞKİSİYLE İLGİLENEN BİRİ OLARAK BANA BU TABLODAN DAHA UYGUN BİR HEDİYE VERİLEMEZDİ. KENDİSİNE ÇOK TEŞEKKÜR ETTİM. RESMİNİ EVİN HER ZAMAN GÖREBİLDİĞİM BİR DUVARINA ASTIM VE O RESMİ ORAYA ASTIKTAN SONRA O DUVAR EVİN EN GÜZEL YERİ OLDU.
Resimle birlikte Rasin bana bir not da iletti:
"Yazınızın beni mutlu ettiği kadar bu kuşun da sizi mutlu etmesi dileği ile, Rasin."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder