3.2. Mağaralar ve Neolitik/Kalkolitik Dönem Buluntuları
Araştırma bölgesinde Paleolitik Çağ arkeolojisi açısından büyük öneme sahip olabilecek pek çok mağara bulunmaktadır. Pek çoğu keçi ağılı olarak kullanılmak gibi nedenlerden dolayı modern dolgulara sahip olan bu mağaralarda arkeolojik anlamda önemli olacak dolguların olup olmadığının anlaşılması için bu mağaraların daha ayrıntılı olarak incelenmesi, bunlarda deneme sondajları yapılması gerekmektedir.
Bölgedeki bazı mağaraların, Neolitik dönem ve sonrasında kullanılmış olduklarıyla ilgili bulgular 2009 yüzey araştırmasında elde edilmiştir. Böylelikle, kuzeybatı Türkiye'de Yarımburgaz Mağarası (Özdoğan 1990) haricinde, mağaralarda Neolitik dönem ile karşılaşılan bir bölge de Uludağ'ın güneyi olmuştur. Bursa ve çevresinde, genellikle Uludağ'ın kuzeyindeki, Yenişehir (Roodenberg et al. 2003), İznik (Roodenberg 1999) ve Ulubat havzalarındaki höyüklerden (Karul 2006) bilinen Neolitik dönem buluntuları yanında, tamamıyla farklı bir coğrafi bölgede yer alan bu mağaralar, bölgenin tarihöncesi arkeolojisi açısından oldukça önemlidir. Bölgede bugüne dek sadece ovalık alanlardan ve höyük tipi yerleşmelerden tanınan Neolitik dönemin dağlık alanda ve mağaralarda incelenmesi, bölgenin neolitikleşmesini anlamak için bir zorunluluktur. Burada, Neolitik ve sonrasındaki tarihöncesi dönemlerle ilgili detaylı sonuçları aktarmaktan çok, sadece buluntu yerlerinin kısa tanıtımını yapmayı uygun görüyoruz.
Araştırma sırasında ziyaret ettiğimiz ve tarihöncesi arkeolojisi açısından öneme sahip olacağını düşündüğümüz mağaralar ve diğer buluntu yerleri aşağıda listelenmektedir:
Güvercin İnleri Mağaraları; Orhaneli ilçesinde, Şahinkaya Mağarasının yakınlarında yer alan üç mağaradan oluşmaktadır. Yakın zamana kadar keçi ağılı olarak kullanıldıkları için, modern dolguların altında ne olduğunu bilememekteyiz. Ancak mağaraların hem konumu, hem de yapıları, tarihöncesi dönemlerde yerleşime uygun gözükmektedir.
Sinekkayası 2 Mağarası, Orhaneli ilçesinin kuzeyinde yer almaktadır. Burası, dar bir girişi olmasına rağmen oldukça geniş iç alana sahip olan bir mağaradır. Mağaranın içerisinde yaklaşık 1.5 metreye ulaşan derinliklerde defineci çukurları bulunmaktadır. Bu çukurların içerisinde bazıları yanık topraktan oluşan tabakaların olduğu dolgular bulunmaktadır. Mağaranın girişinde bulunan bir adet çakmaktaşı yonga, mağaranın olasılıkla Neolitik veya sonrasındaki dönemlerde kullanılmış olduğunu göstermektedir. Mağaranın Paleolitik Çağ ile ilgili olarak özellikle incelenmesi gerekmektedir. Definecilerin tahribatına karşın, mağaranın içinde geniş bir alan korunmuş olarak kalmıştır.
Çaltepesi Mağarası, Orhaneli ilçesinin kuzeyinde yer almaktadır. Küçük boyutlu bu mağaranın içerisinde de defineci çukurları bulunmaktadır. Definecilerin kazmış olduğu toprağın üzerinde çanak çömlek parçaları ve yongalar bulunmuştur. Çok derin bir dolguya sahip görünmese de, tarihöncesi dönem arkeolojisi açısından bu mağaranın da önemli olduğu açıktır. El yapımı çanak çömlek parçaları ve çakmaktaşı yongalar, burada olasılıkla Neolitik/Kalkolitik bir yerleşimin olduğuna işaret etmektedir.
Kusumlar Mağarası, Orhaneli ilçesinin Kusumlar köyünün yakınlarında yer almaktadır. Dar bir koridor şeklinde uzanan mağaranın gün ışığı gören kısımlarında yasadışı kazılarla ortaya çıkmış toprak yığınlarının üzerinde değişik dönemlere ait bol miktarda çanak çömlek parçası bulunmuştur. Bunların arasında tırnak baskılı bir adet impresso bezemeli çanak çömlek parçasının bulunması, bu mağaranın Neolitik dönemde de kullanılmış olduğunu kanıtlamaktadır.
Orhaneli'nde bulunan Sadağı Kanyonu'ndaki mağaraların bir çoğuna ulaşım oldukça güçtür. İçinde dolgu bulunan mağaralarda, çoğunlukla keçi ağılı olarak kullanılmalarından dolayı, modern dolgular bulunmaktadır. Bu mağaraların arkeolojik potansiyelinin sınanması gerekmektedir. Aynı şekilde, Keles'te, Gelemiç köyü çevresindeki Kocasu vadisinde de pek çok mağara bulunmaktadır. Ekibimiz, bu mağaralara henüz girememiş olsa da, bu mağaraların konumları tarihöncesine ait buluntu yerleri olmaları için uygun görünmektedir. İlerleyen yıllardaki araştırmaların bu mağaralarla ilgili sorulara cevap verebileceğine inanıyoruz. Bursa’nın tarihöncesiyle ilgili pek çok soruya yanıtın, mağaralar içindeki korunmuş arkeolojik dolguların bilimsel kazısıyla bulunabileceği açıktır. Ancak, diğer yandan, defineci tahribatının en yoğun olduğu arkeolojik buluntu yeri türü ise yine mağaralardır.
Araştırma bölgesinde Paleolitik Çağ arkeolojisi açısından büyük öneme sahip olabilecek pek çok mağara bulunmaktadır. Pek çoğu keçi ağılı olarak kullanılmak gibi nedenlerden dolayı modern dolgulara sahip olan bu mağaralarda arkeolojik anlamda önemli olacak dolguların olup olmadığının anlaşılması için bu mağaraların daha ayrıntılı olarak incelenmesi, bunlarda deneme sondajları yapılması gerekmektedir.
Bölgedeki bazı mağaraların, Neolitik dönem ve sonrasında kullanılmış olduklarıyla ilgili bulgular 2009 yüzey araştırmasında elde edilmiştir. Böylelikle, kuzeybatı Türkiye'de Yarımburgaz Mağarası (Özdoğan 1990) haricinde, mağaralarda Neolitik dönem ile karşılaşılan bir bölge de Uludağ'ın güneyi olmuştur. Bursa ve çevresinde, genellikle Uludağ'ın kuzeyindeki, Yenişehir (Roodenberg et al. 2003), İznik (Roodenberg 1999) ve Ulubat havzalarındaki höyüklerden (Karul 2006) bilinen Neolitik dönem buluntuları yanında, tamamıyla farklı bir coğrafi bölgede yer alan bu mağaralar, bölgenin tarihöncesi arkeolojisi açısından oldukça önemlidir. Bölgede bugüne dek sadece ovalık alanlardan ve höyük tipi yerleşmelerden tanınan Neolitik dönemin dağlık alanda ve mağaralarda incelenmesi, bölgenin neolitikleşmesini anlamak için bir zorunluluktur. Burada, Neolitik ve sonrasındaki tarihöncesi dönemlerle ilgili detaylı sonuçları aktarmaktan çok, sadece buluntu yerlerinin kısa tanıtımını yapmayı uygun görüyoruz.
Araştırma sırasında ziyaret ettiğimiz ve tarihöncesi arkeolojisi açısından öneme sahip olacağını düşündüğümüz mağaralar ve diğer buluntu yerleri aşağıda listelenmektedir:
Güvercin İnleri Mağaraları; Orhaneli ilçesinde, Şahinkaya Mağarasının yakınlarında yer alan üç mağaradan oluşmaktadır. Yakın zamana kadar keçi ağılı olarak kullanıldıkları için, modern dolguların altında ne olduğunu bilememekteyiz. Ancak mağaraların hem konumu, hem de yapıları, tarihöncesi dönemlerde yerleşime uygun gözükmektedir.
Sinekkayası 2 Mağarası, Orhaneli ilçesinin kuzeyinde yer almaktadır. Burası, dar bir girişi olmasına rağmen oldukça geniş iç alana sahip olan bir mağaradır. Mağaranın içerisinde yaklaşık 1.5 metreye ulaşan derinliklerde defineci çukurları bulunmaktadır. Bu çukurların içerisinde bazıları yanık topraktan oluşan tabakaların olduğu dolgular bulunmaktadır. Mağaranın girişinde bulunan bir adet çakmaktaşı yonga, mağaranın olasılıkla Neolitik veya sonrasındaki dönemlerde kullanılmış olduğunu göstermektedir. Mağaranın Paleolitik Çağ ile ilgili olarak özellikle incelenmesi gerekmektedir. Definecilerin tahribatına karşın, mağaranın içinde geniş bir alan korunmuş olarak kalmıştır.
Çaltepesi Mağarası, Orhaneli ilçesinin kuzeyinde yer almaktadır. Küçük boyutlu bu mağaranın içerisinde de defineci çukurları bulunmaktadır. Definecilerin kazmış olduğu toprağın üzerinde çanak çömlek parçaları ve yongalar bulunmuştur. Çok derin bir dolguya sahip görünmese de, tarihöncesi dönem arkeolojisi açısından bu mağaranın da önemli olduğu açıktır. El yapımı çanak çömlek parçaları ve çakmaktaşı yongalar, burada olasılıkla Neolitik/Kalkolitik bir yerleşimin olduğuna işaret etmektedir.
Kusumlar Mağarası, Orhaneli ilçesinin Kusumlar köyünün yakınlarında yer almaktadır. Dar bir koridor şeklinde uzanan mağaranın gün ışığı gören kısımlarında yasadışı kazılarla ortaya çıkmış toprak yığınlarının üzerinde değişik dönemlere ait bol miktarda çanak çömlek parçası bulunmuştur. Bunların arasında tırnak baskılı bir adet impresso bezemeli çanak çömlek parçasının bulunması, bu mağaranın Neolitik dönemde de kullanılmış olduğunu kanıtlamaktadır.
Orhaneli'nde bulunan Sadağı Kanyonu'ndaki mağaraların bir çoğuna ulaşım oldukça güçtür. İçinde dolgu bulunan mağaralarda, çoğunlukla keçi ağılı olarak kullanılmalarından dolayı, modern dolgular bulunmaktadır. Bu mağaraların arkeolojik potansiyelinin sınanması gerekmektedir. Aynı şekilde, Keles'te, Gelemiç köyü çevresindeki Kocasu vadisinde de pek çok mağara bulunmaktadır. Ekibimiz, bu mağaralara henüz girememiş olsa da, bu mağaraların konumları tarihöncesine ait buluntu yerleri olmaları için uygun görünmektedir. İlerleyen yıllardaki araştırmaların bu mağaralarla ilgili sorulara cevap verebileceğine inanıyoruz. Bursa’nın tarihöncesiyle ilgili pek çok soruya yanıtın, mağaralar içindeki korunmuş arkeolojik dolguların bilimsel kazısıyla bulunabileceği açıktır. Ancak, diğer yandan, defineci tahribatının en yoğun olduğu arkeolojik buluntu yeri türü ise yine mağaralardır.
*Resim: Şahinkaya Mağarası ©Berkay Dinçer.Bu makalenin bütün bölümleri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder