En yoğun araştırılan Alt Paleolitik Çağ buluntu merkezlerinden biri olan Yarımburgaz İstanbul'un yaklaşık 21km. batısındadır [Arsebük 1995:21]. Yarımburgaz ile ilgili en önemli bilgilerden birisi, bence, gelecek kuşakların yapılan işi ve ulaşılan sonuçları denetleyebilmesi için Aşağı Mağara'da tekrar araştırılabilecek nitelikte bir alanın hiç dokunulmadan bırakılmasıdır [Arsebük 1998b:10]. Alt Paleolitik Çağ insan kültürüyle uyumlu bol ve değişik fauna kalıntılarının yanında mağarada yaşamış ayıların kemikleri de mevcuttur. Bunların başında, Avrupa'da en büyük çaplı örnekler arasında yer alan Ursus deningeri kalıntıları gelmektedir [Arsebük 1998a:73]. Yarımburgaz'da bulunan ayı azı dişlerine göre burada sırasıyla Ursus deningeri, Ursus spelaus ve Ursus cf. arctos olmak üzere 40'tan fazla ayının yaşadığı saptanmıştır [Arsebük 1995:21]. Ursus dişinden alınan örneklere ESR yöntemiyle tarihlendirme yapılmış ve GÖ. 161.000-390.000 tarihleri edinilmiştir. Burada bulunan aynı kültüre bağlı dört evre Orta Pleistosen'in ortalarına [Arsebük 1998a:73] ve Orta Pleistosen'in ikinci yarısına tarihlenmektedir [Arsebük 1995:21].
Resim: Yarımburgaz Mağaraları (İstanbul).
Yarımburgaz'da bulunan 1600'den fazla örnek [Arsebük 1995:22] içinde Levallois tekniğiyle çıkarılan yongalara ve Acheul türü iki yüzeylilere rastlanmamıştır. Bu önemli bir sonuçtur. Çünkü Orta Pleistosen'de Doğu Avrupa'da küçük boy taş aletlerin egemen olmasının nedeninin hammadde azlığı olduğu sanılıyordu ancak Yarımburgaz'da hammadde azlığı olmamasına karşın küçük boy aletlerin bulunması ve büyük iki yüzeylilerin olmaması, bunun bir gelenek ya da bir tercih olduğunun anlaşılmasını sağlamıştır; Yarımburgaz, Orta Pleistosen'de yaşayan grupların yerel malzemeden yararlanarak bazı özel aletleri oluşturamayacakları görüşünü çürütmüştür.
Ülkemizin şimdilik bilinen ve araştırılan en eski yerleşim yeri olan Yarımburgaz'da çıkan tüm kültür toprağı elenmiştir [Arsebük 1998b:14-15]. Genel olarak küçük ve kaba görünümlü yongaların egemen olduğu Yarımburgaz'da [Arsebük 1999:45], hammadde olarak çakmak taşı, kuvars ve kuvarsit kullanılmıştır. Taş işleyiminin gelişmemiş olduğu ilk bakışta gözükse de bu aslında doğru değildir. Yarımburgaz'daki taş işleyimi gereksiz ayrıntılarla zaman ve emek harcamamış ve yalnızca gerekeni yapmıştır [Arsebük 1998a:73].
Resim: Yarımburgaz Mağarası'ndan dişlemeli ve çontuklu taş aletler.
Resim: Yarımburgaz Mağaraları (İstanbul).
Yarımburgaz'da bulunan 1600'den fazla örnek [Arsebük 1995:22] içinde Levallois tekniğiyle çıkarılan yongalara ve Acheul türü iki yüzeylilere rastlanmamıştır. Bu önemli bir sonuçtur. Çünkü Orta Pleistosen'de Doğu Avrupa'da küçük boy taş aletlerin egemen olmasının nedeninin hammadde azlığı olduğu sanılıyordu ancak Yarımburgaz'da hammadde azlığı olmamasına karşın küçük boy aletlerin bulunması ve büyük iki yüzeylilerin olmaması, bunun bir gelenek ya da bir tercih olduğunun anlaşılmasını sağlamıştır; Yarımburgaz, Orta Pleistosen'de yaşayan grupların yerel malzemeden yararlanarak bazı özel aletleri oluşturamayacakları görüşünü çürütmüştür.
Ülkemizin şimdilik bilinen ve araştırılan en eski yerleşim yeri olan Yarımburgaz'da çıkan tüm kültür toprağı elenmiştir [Arsebük 1998b:14-15]. Genel olarak küçük ve kaba görünümlü yongaların egemen olduğu Yarımburgaz'da [Arsebük 1999:45], hammadde olarak çakmak taşı, kuvars ve kuvarsit kullanılmıştır. Taş işleyiminin gelişmemiş olduğu ilk bakışta gözükse de bu aslında doğru değildir. Yarımburgaz'daki taş işleyimi gereksiz ayrıntılarla zaman ve emek harcamamış ve yalnızca gerekeni yapmıştır [Arsebük 1998a:73].
Resim: Yarımburgaz Mağarası'ndan dişlemeli ve çontuklu taş aletler.
Bu makalenin bütün bölümleri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder