14 Ağustos 2010

Belen Tepe Paleolitik Buluntuları

2. PALEOLİTİK ÇAĞ BULUNTULARI

2.1. Belen Tepe

Keles'in Kıranışıklar köyünün yaklaşık 1,5 km batısında, bölge haritalarında Belen Tepe olarak adlandırılmış  yaklaşık 1050 m rakımlı tepenin üzerinde yer alır. Bu tepenin kuzey kısmı çam ağaçlarıyla kaplıdır. Belen Tepe’de bir çakmaktaşı kaynağı yer almaktadır. Bu çakmaktaşının birincil bir kaynak olduğu, başka bir yerden taşınmamış olduğu, çakmaktaşlarını kaplayan kortekslerden anlaşılmaktadır. Belen Tepe'de çakmaktaşlarının bulunduğu alan, kırmızı renkli bir toprak yapısına sahiptir. Çakmaktaşları üzerindeki korteksler de bu toprakla aynı renktedir. Araştırma sırasında, açık alanda toplama yapılmış, ağaçlık alana girilememiştir.

Belen Tepe'deki Paleolitik Çağ buluntuları içerisinde en önemlileri, şüphesiz ki, iki yüzeyli aletlerdir. Bunlardan bir tanesi dibi kırık bir ön formdur. Diğeri ise ucu kırık, bir kenarı hiç işlenmeden korteksli olarak bırakılmış bir iki yüzeyli parçasıdır. Bunlarla birlikte çakmaktaşından yapılmış oldukça iri bir adet kıyıcı satır da bulunmuştur. Buluntular arasında, özellikle dikkat çeken bir buluntu da, iki yüzeyli olarak işlenmiş bir disktir. Bu tür iki yüzeyli olarak işlenmiş disklerin obsidienden örnekleri Orta Anadolu’daki Göllüdağ bölgesinden bilinmektedir (Balkan-Atlı et al. 2008).  Ancak bu parçanın obsidien örneklerden şimdilik bilmediğimiz bir özelliği, bir tarafında örs olarak kullanıldığına dair izlerin olmasıdır. Bölgeye en yakın örs örnekleri, satır-kıyıcı satır işleyiminin baskın olduğu Tekirdağ'daki Alt Paleolitik dönem buluntu yerlerinden (Dinçer-Slimak 2007) ve Görükle'deki Orta Paleolitik döneme ait buluntu yerlerinden bilinmektedir. Bu örneklerden ikisi işlenmemiş kuvarsit yumrularından ve bir örnek de, kuvarsit bir satırdandır.

Belen Tepe'de bulunan iki yüzeyli aletlerin Trakya ve kuzeybatı Anadolu'dan bilinen ve çoğunlukla “atipik” olarak nitelendirilebilecek iki yüzeyli aletlere (Jelinek 1980, Runnels-Özdoğan 2001, Dinçer 2001, Efe 1990) benzemeyecek kadar “tipik” olduklarını da özellikle belirtmek gerekir. Kuzeybatı Türkiye'deki kazılmış tek Alt Paleolitik dönem buluntu yeri olan Yarımburgaz Mağarası'nda Acheul kültürünü ve levallois tekniğini yansıtmayan bir buluntu topluluğu söz konusudur (Arsebük 1998b). Belen Tepe iki yüzeylileri, Orta (Slimak-Dinçer 2007) ve Güneydoğu Anadolu (Albrecht-Müller-Beck 1988, Minzoni-Déroche-Sanlaville 1988, Taşkıran 2008) örnekleri ile daha fazla benzerlik göstermektedir. Son yıllardaki bazı görüşler Anadolu'da Alt Paleolitik dönemde, İzmir-Sinop arasındaki bir hattın üzerinde iki yüzeyli aletler ile satır-kıyıcı satır kültürleri arasında bir sınır olabileceği hakkında bazı fikirler öne sürmüş olsa da (Runnels 2003), tam bu sınırın üzerinde yer almakta olan Belen Tepe'de ortaya çıkarılan ve “tipik” olarak nitelendirilebilecek iki yüzeyli buluntular, bu fikirlerin gözden geçirilmesini gerektirmektedir.

Belen Tepe'de bulunan aletlerin arasında çeşitli boyutlarda kenar kazıyıcılar da mevcuttur. İşleyimde ayrıca çok yüzeyli parçalar ve diskoid çekirdekler de mevcuttur. Yongalar, buluntuların yarısından fazlasını oluşturmaktadır ve bunların büyük çoğunluğu kortekslidir. Yongalar, levallois tekniğinin de dahil olduğu çeşitli tekniklerde üretilmiştir. Yongaları, çekirdeklerle birlikte değerlendirdiğimizde, Belen Tepe'nin taş aletlerin üretildiği bir alan olduğunu söylememiz mümkündür.

Belen Tepe'de bulunan bir başka önemli buluntu türü de, levallois çekirdekleridir. Bu çekirdeklerin tüm çevreleri vurma düzlemi hazırlığı sırasında işlenmiştir ve yanal ve distal hazırlıklar yapıldıktan sonra istenilen yongalar elde edilmiştir. Levallois çekirdeklerinden bir tanesi, geniş açılı topuğa sahip iri bir clacton yongadan yapılmıştır. Clacton yonganın kopuntu yüzeyinin ve aynı parça levallois çekirdek olarak kullanıldığında gerçekleştirilen çıkarımların aynı patinaya sahip olması söz konusudur.

Belen Tepe buluntularının tarihlenmesi, henüz mümkün değildir. Tarihleme için kullanılabilecek nitelikte ürünler olan iki yüzeyli aletler ve levallois çekirdekler, ne yazık ki tarihlemeyle ilgili genel bilgiler dışında bilgi vermemektedir. Çünkü bu iki buluntu türünün de hem Alt Paleolitik, hem de Orta Paleolitik dönemlerde görülmeleri söz konusudur. Örneğin, Kaletepe Deresi 3'ün Alt Paleolitik Acheul kültürüne ait VI'Am tabakasından levallois çekirdekleri bilinmektedir (Slimak et al. 2007). Göllüdağ’dan bilinen iki yüzeyli disklerin hepsinin, genellikle Alt Paleolitik’e tarihlenseler bile, yüzey buluntuları olmaları söz konusudur (Balkan-Atlı et al. 2008-2009). Belen Tepe’deki iki yüzeylilerin Orta Paleolitik döneme ya da levallois çekirdeklerin de Alt Paleolitik döneme ait olabilmeleri söz konusu olabilir. Dolayısıyla, buluntuların hangi döneme tarihlenebileceğini söylemek şu an için doğru olmayacaktır.

Elbette, levallois tekniğinin Paleolitik Çağ boyunca en yoğun olarak Orta Paleolitik dönemde kullanılmış olduğunu da düşünmek gerekir. Bu durumda, en doğrusu, Belen Tepe'nin, hem Alt, hem de Orta Paleolitik dönemlere ait bir buluntu yeri olduğunu ifade etmektir. Levallois çekirdeklerinin Orta Paleolitik döneme ait olmaları durumunda, Bursa'nın kuzeyinden (Şahin et al. 2009), İstanbul çevresinden (Esin 1992, Runnels-Özdoğan 2001) veya Kütahya'dan (Dinçer 2008) bilinen levallois çekirdek örneklerinden çok, Orta Anadolu'daki (Balkan-Atlı et al. 2009) iri boyutlu ve tüm çevrelerinde vurma platformları açılarak hazırlanan örneklerle benzerlik gösterdiklerini özellikle belirtmemiz ve Orta Paleolitik için de, batıdan çok, doğu ile; özellikle de Orta Anadolu ile benzerliklerini vurgulamamız gerekir.


*Resim: Belen Tepe Paleolitik Çağ buluntuları ©Berkay Dinçer.
Bu makalenin bütün bölümleri

Hiç yorum yok: