Trakya, birbirinden farklı pek çok coğrafi bölgenin arasındaki konumuyla, kültür tarihinin her dönemine ait önemli buluntu yerlerinin bulunabileceği ve kültür tarihiyle ilgili pek çok sorunun yanıtını barındıran bir bölgedir. Fakat son 25 yılda bölgede yapılan araştırmalarda, bölgede Paleolitik Çağ’la ilgili buluntular sadece İstanbul Boğazı çevresinde açığa çıkarılmıştı. Trakya’nın geriye kalan bölgelerinde yapılan araştırmalarda, bu döneme ait buluntu yerlerinin bulunamamış olması, bölgenin İstanbul Boğazı çevresinden farklı bir jeolojik yapıya sahip olduğu fikrini doğurmuştu. Bizim, Tekirdağ dolaylarında rastlantı sonucu bulduğumuz üç buluntu yeri (Yatak, Kuştepe ve Balıtepe), bölgede Paleolitik Çağ’a ait buluntu yerlerinin hâlâ bulunabileceğini göstermenin yanında, bu bölgenin Paleolitik Çağ açısından oldukça zengin bir bölge olduğunu da ortaya koymuştur. Bölgede tarım etkinlikleri yüzünden gerçekleşen hızlı tahribat, sistematik bir arkeolojik araştırmayı zorunlu kılmaktadır.
Tekirdağ Paleolitik buluntularının Yarımburgaz Mağarası ve Eskice Sırtı gibi buluntu yerleriyle benzerlikleri, bunların olasılıkla Orta Pleistosen’de üretilmiş olduklarını düşündürmektedir. İnsanın dünyaya yayılışıyla ilgili pek çok çalışmada ana yollardan birisi olarak gösterilen bu bölgede, Pleistosen başlarına tarihlenebilecek buluntuların henüz açığa çıkarılamamış olması ve Afrika kökenli Acheul kültürüne ait iki yüzeylilerin (elbaltaları) bölgede nadiren bulunmaları, bu bölgenin insanın Eski Dünya’ya yayılımındaki rolünün bir kez daha gözden geçirilmesi gerektiğini akla getirmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder