İnsan evrimiyle ilgili olarak belki de anlaşılması gereken en önemli konulardan bir tanesi de, bizim burada çok rahat bir şekilde söyleyebilmemize rağmen, geçmesi çok uzun süren zamandır. Evrimi anlayamayanların temel olarak, olayın zaman boyutunu kavrayamadıkları bir gerçektir. Burada sözünü ettiğimiz ve edeceğimiz zamanlar, genellikle birkaç milyon veya birkaç yüzbin yıl gibi büyük rakamlardır. Evrim elbette ki bir gecede gerçekleşmedi. Sözünü ettiğimiz milyon yılların nasıl büyük rakamlar olduğunu düşünebilmemiz için, öncelikle hepimizin ortalama 70 yıllık bir yaşam beklentisiyle doğmuş olduğumuzu hatırlatmamız gerekir. Ortalama 70 yıllık hayatımız, evrimin gerçekleştiği 6-7 milyon yıllık bir zaman diliminin sadece yüz binde biridir. Dolayısıyla, böylesine bir zaman boyutunu anlamakta güçlük çekilmesini doğal karşılamak gereklidir.
Evrimle ilgili anlaşılması güç bir başka konu da, geçmişte birbirinden farklı pek çok insan türünün aynı zamanlarda yaşamış olduklarıdır. Günümüzde tüm dünyada sadece tek bir insan türü, Homo sapiens sapiens yaşamaktadır. Ancak, bulunan fosiller, aynı zaman aralıklarında birden çok fosil insan türünün yaşamış olduklarını göstermektedir. Olasılıkla, geçmişte doğanın insan türleri üzerindeki baskısı, böyle bir çeşitlenmeyi zorunlu kılıyordu. Dolayısıyla, gelecekte çeşitli coğrafi bölgelerde özelleşmiş başka insan türlerinin keşfedilebileceği olasılığını da gözardı etmememiz gerekir.
Günümüzde bilindiği kadarıyla Afrika kıtası, insan türlerinin ilk kez ortaya çıktığı yerdir. İnsan türleri evrimlerine Afrika kıtasında başlamışlar ve evrimsel süreç içinde yakın sayabileceğimiz bir zamana kadar, yaklaşık 1,5-1,8 milyon yıl öncesine kadar, Afrika dışına çıkmamışlardır. İnsan türlerinin geliştiği en önemli alan, Doğu Afrika'daki Rift Vadisi'dir. Ancak, burada, insanın evrimini anlamaya yönelik bilimsel araştırmaların Afrika'nın her yerinde aynı yoğunlukta yapılmamış olduğunu da vurgulamamız bir zorunluluktur.
6 milyon yıl ile 3 milyon yıl arasında yaşamış fosil insan türlerine baktığımızda, bunların içinde eskiden yeniye doğru, Ardipithecus ramidus kadabba, Ardipithecus ramidus, Australopithecus anamensis, Australopithecus afarensis gibi türlerin olduğunu görürüz. İnsanın bedensel özelliklerinden birisi olarak saydığımız iki ayakla dik yürümenin, kesin olarak Australopithecus afarensis tarafından gerçekleştirilmiş olduğunu söyleyebiliriz. Yaygın olarak, The Beatles grubunun bir şarkısından esinlenilerek "Lucy" olarak adlandırılan Australopithecus afarensis, ilk olarak 1974 yılında bulunmuştur. Bu ilk iskelet neredeyse tüme yakındır ve boyu yaklaşık 110 santimetre olan bir kadına aittir. Bu dönemde, erkeklerin dişilerden daha iri oldukları düşünülebilir.
Pek çok hayvanda da bulunan cinse göre değişik boyutlu olma özelliği, günümüz insanında da sürmektedir, erkekler hâlâ kadınlardan genellikle daha iridir. Lucy'nin vücut şekline bakarsak, kol kemiklerinin vücuduna oranla uzun oluşu ilk gözümüze çarpan özellik olacaktır. Beyin hacmi, bir şempanzeninki kadardır. Ancak leğen kemiklerinin yapısının iki ayakla dik yürümeye işaret etmesi, bu türün insana gelen yolda olduğunu düşündürmektedir. Çünkü diğer yakın akrabalarımız iki ayakları üzerinde dik olarak yürüyemezler. Australopithecus cinsine ait pek çok başka tür daha bulunmaktadır. Yaklaşık 2,5 milyon yıl önceleri ise, insan evriminin dik yürümeyi izleyen bir başka büyük sıçrama noktasına gelinir: Taş alet yapımı.
Evrimle ilgili anlaşılması güç bir başka konu da, geçmişte birbirinden farklı pek çok insan türünün aynı zamanlarda yaşamış olduklarıdır. Günümüzde tüm dünyada sadece tek bir insan türü, Homo sapiens sapiens yaşamaktadır. Ancak, bulunan fosiller, aynı zaman aralıklarında birden çok fosil insan türünün yaşamış olduklarını göstermektedir. Olasılıkla, geçmişte doğanın insan türleri üzerindeki baskısı, böyle bir çeşitlenmeyi zorunlu kılıyordu. Dolayısıyla, gelecekte çeşitli coğrafi bölgelerde özelleşmiş başka insan türlerinin keşfedilebileceği olasılığını da gözardı etmememiz gerekir.
Günümüzde bilindiği kadarıyla Afrika kıtası, insan türlerinin ilk kez ortaya çıktığı yerdir. İnsan türleri evrimlerine Afrika kıtasında başlamışlar ve evrimsel süreç içinde yakın sayabileceğimiz bir zamana kadar, yaklaşık 1,5-1,8 milyon yıl öncesine kadar, Afrika dışına çıkmamışlardır. İnsan türlerinin geliştiği en önemli alan, Doğu Afrika'daki Rift Vadisi'dir. Ancak, burada, insanın evrimini anlamaya yönelik bilimsel araştırmaların Afrika'nın her yerinde aynı yoğunlukta yapılmamış olduğunu da vurgulamamız bir zorunluluktur.
6 milyon yıl ile 3 milyon yıl arasında yaşamış fosil insan türlerine baktığımızda, bunların içinde eskiden yeniye doğru, Ardipithecus ramidus kadabba, Ardipithecus ramidus, Australopithecus anamensis, Australopithecus afarensis gibi türlerin olduğunu görürüz. İnsanın bedensel özelliklerinden birisi olarak saydığımız iki ayakla dik yürümenin, kesin olarak Australopithecus afarensis tarafından gerçekleştirilmiş olduğunu söyleyebiliriz. Yaygın olarak, The Beatles grubunun bir şarkısından esinlenilerek "Lucy" olarak adlandırılan Australopithecus afarensis, ilk olarak 1974 yılında bulunmuştur. Bu ilk iskelet neredeyse tüme yakındır ve boyu yaklaşık 110 santimetre olan bir kadına aittir. Bu dönemde, erkeklerin dişilerden daha iri oldukları düşünülebilir.
Pek çok hayvanda da bulunan cinse göre değişik boyutlu olma özelliği, günümüz insanında da sürmektedir, erkekler hâlâ kadınlardan genellikle daha iridir. Lucy'nin vücut şekline bakarsak, kol kemiklerinin vücuduna oranla uzun oluşu ilk gözümüze çarpan özellik olacaktır. Beyin hacmi, bir şempanzeninki kadardır. Ancak leğen kemiklerinin yapısının iki ayakla dik yürümeye işaret etmesi, bu türün insana gelen yolda olduğunu düşündürmektedir. Çünkü diğer yakın akrabalarımız iki ayakları üzerinde dik olarak yürüyemezler. Australopithecus cinsine ait pek çok başka tür daha bulunmaktadır. Yaklaşık 2,5 milyon yıl önceleri ise, insan evriminin dik yürümeyi izleyen bir başka büyük sıçrama noktasına gelinir: Taş alet yapımı.
*Kullanılan resim Wikipedia'dan alınmıştır: Australopithecus afarensis.Bu makalenin bütün bölümleri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder