30 Mart 2008

MÖ 10 000 Filmi: Onbinlerce saçmalık


Arkeolojiyle ilgili filmler gösterime girdiğinde, genel olarak mutlu olurum. Çünkü arkeoloji filmleri kötü bile olsalar, pek çok işe yararlar. Bunlardan birincisi, insanları geçmişle ilgili olarak bilgilendirmeleridir. Filmler bilgi açısından yetersiz bile olsalar, bazen insanlar için faydalı olabilecek şekilde merak da uyandırırlar. Arkeoloji filmlerinin bir başka iyi yönü de, arkeologların, bilimsel çalışmalarının nasıl toplumsallaşabileceğini göstermeleridir.

MÖ 10 000 filmine böyle iyi ve olumlu duygularla gitmiştim. Daha az ilgilendiğim Roma uygarlığıyla ilgili olan filmler de bende aynı iyimserliği uyandırırken, MÖ 10 000 gibi daha ismiyle dönem olarak ilgi alanıma daha çok hitabeden bir filmle ilgili çok daha fazla umutluydum. Tabi filmin 105 milyon dolar olan bütçesi de, güzel bir iş yapmış olabileceklerini aklıma getirmekteydi.

Film, olasılıkla Güney Amerika kıtasında bir dağlık alanda başlıyor. Yer yer erimiş buzullarla kaplı bu dağlık alan görüntüleri, anlatıcının (Omar Sharrif) gün geçtikçe manak dedikleri, ve daha sonradan mamut olduğunu göreceğimiz av hayvanlarının azalmasından bahsetmesiyle birleşince aklıma, buzul çağlarının sonunu getiriyor. Bu dönemi Würm buzulunun erimeye başladığı dönem olarak hayal ediyorum. Daha sonra, dağların ortasında bir tepede kurulmuş kamp yeri giriyor görüntüye. Buradaki yapılar, Dolni Vestonice ve Kostenki gibi Üst Paleolitik dönem doğu Avrupa yerleşmelerine benziyor. Açıkçası, mamut kemiklerinden yapılmış kulübeleri görünce, MÖ 10 000 filmiyle ilgili heyecanım ve umudum iyice artıyor.

Tarihte ve Dördüncü Yüzyıllda Obeliskler Nasıl Dikilirdi?

Alman Arkeoloji Enstitüsü Kolokyumu
Wie die Obelisken um die Zeitenwende und im 4. Jahrhundert aufgerichtet wurden
Tarihte ve Dördüncü Yüzyıllda Obeliskler Nasıl Dikilirdi?

Konuşmacı: Dr.-Ing. Armin Wirsching (Hamburg)

Tarih: 7 Nisan 2008
Saat: 16:30

Yer : Alman Arkeoloji Enstitüsü Kütüphanesi
Ayazpaşa Camii Sok. 46, Gümüşsuyu, İstanbul

29 Mart 2008

Photo of Miletopolis, wide angle

©Berkay Dinçer

Miletopolis is a big mound-like settlement. Most of it was cultivated
at the time of our visit. The settlement was partly destructed due to a
highway construction in the late 60's.

Photos of Miletopolis archaeological settlement

©Berkay Dinçer

Miletopolis, is one of the most important classic archaeological
settlements of Bursa which is visited during a field work of Bursa
Archaeological Settlements Project in 2004.

Bizans Tarihi Araştırmalarında Mühürün Önemi

Pera Müzesi Konferansları

Bizans Tarihi Araştırmalarında Mühürün Önemi

Konuşmacı: Jean Claude Cheynet

Tarih: 4 Nisan 2008, Cuma
Saat: 18:30

Yer: Pera Müzesi Oditoryumu
Meşrutiyet Caddesi No:65 Tepebaşı, Beyoğlu, İstanbul

Aşağıdaki metin, etkinliğin tanıtım mesajından alınmıştır.
SigiDoc: Bizans Kurşun Mühürleri Veritabanı Projesi
Yurtiçi ve yurtdışındaki müze ve özel koleksiyonlarda bulunan, yayınlanmış veya yayınlanmayı bekleyen Bizans kurşun mühürlerine ait bilgilerin toplanacağı bir veritabanı projesi olan SigiDoc, Londra Üniversitesi'ne bağlı King's College'ın Bizans ve Çağdaş Yunan Araştırmaları Bölümü'nde Klasik ve Bizans Grekçesi profesörü olan Charlotte Rouéché tarafından oluşturuldu.

Projenin yöneticiliğini ise; Paris IV Sorbonne Üniversitesi'nden dünyaca ünlü mühür uzmanı ve Bizans tarihi profesörü Jean-Claude Cheynet üstlendi.

Projeyi destekleyen Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, Eylül 2008'de başlatılması hedeflenen "SigiDoc: Bizans Kurşun Mühürleri Veritabanı Projesi"nin aynı zamanda kurumsal merkezi.

Kurşun mühürler, ait oldukları kişilerin isim, ünvan veya kurumsal bağlarına ait bilgiler taşıdıklarından, Bizans tarihçileri için son derece önemli bir kaynak oluşturuyor. Dünyada çok az sayıda uzman tarafından okunabilen mühürlerdeki bilgilere, SigiDoc veritabanı sayesinde Bizans tarihçileri tek bir kaynaktan ulaşabilecek ve bu sayede Bizans tarihinin bilinmeyen yönleri aydınlanabilecek. Türkiye'deki müze ve özel koleksiyonlarda çok sayıda Bizans kurşun mührü bulunmasına rağmen, bu alanda yapılan bilimsel çalışmalar yok denecek kadar az.

İstanbul'un Tarihsel Mirası ve Kültür Sorunları

İstanbul'un Tarihsel Mirası ve Kültür Sorunları

Konuşmacı: Haldun Hürel

Tarih: 3 Nisan 2008, Perşembe
Saat: 15:30

Yer: Pera Müzesi Oditoryumu,
Meşrutiyet Caddesi No.65 Tepebaşı, Beyoğlu, İstanbul

26 Mart 2008

1766 Depremi ve Yapılarda Bıraktığı İzler

İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Arka Oda Toplantıları

1766 Depremi ve Yapılarda Bıraktığı İzler

Konuşmacı: Deniz Mazlum
Tarih: 27 Mart 2008, Perşembe
Saat: Belirtilmemiş, iletişim kurun.

Yer: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü
Mesrutiyet Caddesi No: 47 34443 Tepebasi / Beyoglu

Telefon : 0212 334 0900
Faks : 0212 245 0145

1985–2006 Alanya Kazılarının Öğrettikleri ve Düşündürdükleri

Pera Müzesi Konferansları / Sanat Tarihi Derneği Etkinliği

1985–2006 Alanya Kazılarının Öğrettikleri ve Düşündürdükleri

Konuşmacı: Prof. Dr. Oluş ARIK

Tarih: 28 Mart 2008, Cuma
Saat: 18:30

Yer: Pera Müzesi Oditoryumu
Meşrutiyet Caddesi No.65 Tepebaşı, Beyoğlu, İstanbul


Aşağıdaki içerik, konferans duyuru epostasından alınmıştır.

Konferansın Özeti:
Arkeolojik nitelikte araştırma ve kazıların Sanat Tarihi araştırmalarının, özelikle Türk Sanatı Tarihi araştırmalarının vazgeçilmez bir boyutu olduğu gittikçe daha iyi anlaşılmaktadır. Selçuklu Sanatını algılayıp açıklayabilmek için bu doğrultuda âdetâ bir seferberliğe gerek var! Bu bağlamdaki önemli çabalardan biri Alanya kazılarımızdır. Selçukluların çiniciliğinden, mimarlığına kadar oluşturduğu varlıkların buradaki perişan kalıntılarından kazandığımız ipuçları ve bilgiler bile bu düşüncenin doğruluğunu kanıtlamaktadır.

Prof. Dr. Oluş ARIK

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde, Prof. Dr. K. Otto-Dorn'un kurduğu "Sanat Tarihi ve Türk Sanatı Kürsüsü"nün ilk mezunu olarak 1958'de "asistan"lığa atandı.
1962'de Prof.Dr. K.Otto-Dorn nezdinde hazırladığı Anadolu türbeleri hakkındaki teziyle Doktor payesini; 1966'da "Selçuklu Mimari Dekorasyonu" teziyle Doçent, 1971'de "Bitlis Yapılarında Selçuklu Rönesansı" takdim tezi kitabı ile Profesör ünvanlarını kazandı.
1962-65 yıllarında Almanya-Freiburg Üniversitesinde Prof. Dr. J. Kollwitz'in yanında Hıristiyan Arkeolojisi Enstitüsünde; Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal'ın Foça kazılarında ve Prof. Dr. K. Otto-Dorn'un Kubadabad kazılarında çalıştı. Peçin, Alanya, Hasankeyf kazılarını yönetti. Moğolistan'da Türk Anıtlarının Belirlenmesi, Kazısı, Koruma ve Restorasyonu projesini başlattı.

O.D.T.Ü. Mimarlık Fakültesi Restorasyon Bölümünde, Hacettepe Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümünde, Konya Selçuk Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümünde dâvetli öğretim üyesi olarak dersler verdi. Sanat Tarihi Bölümü Başkanı; UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı; Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dekanı; Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı görevlerinde bulundu.

Alman Arkeoloji Enstitüsü muhabir üyesidir. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde "Japon Dili ve Kültürü" Anabilim Dalını kurdu. Türk-İslâm Arkeolojisi merkezi kurulması için çalıştı; başaramadı. Yurt içinde ve dışında çeşitli çalışmaları yayınlanmış; konferanslar vermiş, uluslararası seminer,sempozyum ve kongrelere bildiriler sunmuştur.

25 Mart 2008

Zeytin: Tunç Çağı Doğu Akdeniz Bölgesindeki Kullanımı ve Anlamı Üzerine Etnoarkeolojik Araştırmalar

Alman Arkeoloji Enstitüsü Kolokyumu
Die Olive: Ethnoarchäologische Untersuchungen zu ihrer Nutzung und Bedeutung im bronzezeitlichen Ostmittelmeerraum
Zeytin: Tunç Çağı Doğu Akdeniz Bölgesindeki Kullanımı ve Anlamı Üzerine Etnoarkeolojik Araştırmalar

Konuşmacı: Susanne Bocher M. A. (Olympia/Athen)

Tarih: 31 Mart 2008
Saat: 16:30

Yer : Alman Arkeoloji Enstitüsü Kütüphanesi
Ayazpaşa Camii Sok. 46, Gümüşsuyu, İstanbul

Trakya'da Bir Prenslik Merkezi: Ainos Antik Kenti

Osmanlı Bankası Müzesi Voyvoda Caddesi Toplantıları Obje ve Ritüel Söyleşileri

"Trakya'da Bir Prenslik Merkezi: Ainos Antik Kenti"

Konuşmacı: Prof. Dr. Sait Başaran

Tarih: 26 Mart 2008, Çarşamba
Saat: 18:30

Yer: Osmanlı Bankası Müzesi,
Bankalar (Voyvoda) Caddesi No:11 Karaköy, İstanbul

Sınırlı yer olması nedeniyle rezervasyon yaptırmanız gerekmektedir.

Tel: (212) 334 22 70
obmuze@ottomanbank.com
www.obmuze.com


Aşağıdaki içerik, Osmanlı Bankası Müzesi eposta tanıtımından alınmıştır.


Eskiçağ'da "Ainos" olarak bilinen, Kuzey Ege sahilinde, Trakya'nın en önemli akarsuyu Meriç'in (Hebros) denize ulaştığı alanda kurulan Enez, Neolitik Çağ'dan günümüze dek kesintisiz iskâna sahne oldu. Enez; kulelerle korunmuş büyük bir iç limanı, 25 m yükseklikte kale duvarları, kale içinde kayaya oyulmuş 2.500 yıllık şarap mahzenleri, Roma döneminin görkemli villaları, cadde kalıntıları, tümülüsleri, anıtsal mezar yapıları, Bizans döneminden günümüze ulaşan şapel, kilise, hamam ve kervansaray kalıntılarıyla, Trakya'nın en önemli antik kentidir.


Prof. Dr. Sait Başaran

1962 yılında Antakya Lisesi'nden, 1968'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji ve Prehistorya Bölümünü'nden mezun oldu. 1972 yılında kısa bir süre Tarsus Arkeoloji Müzesi'nde araştırmacı olarak çalıştı. Restorasyon ve Konservasyon öğrenimini, 1972-1975 yılları arasında Almanya'nın Mainz şehrindeki Roma-Germen Merkez Laboratuvarı'nda tamamladı. 1987 yılında doktor, 1995'te doçent, 2001'de ise profesör oldu. 1994'te İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde "Taşınabilir Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü"nü kurdu. Halen bu bölümün başkanlığını yürütüyor. Öğrenciliğinden itibaren yurtiçinde yapılan yerli ve yabancı arkeolojik kazılara arkeolog ve restoratör olarak katıldı. Enez kazıları başkanlığının yanı sıra, Moğolistan'daki Orhun Anıtlarını Koruma ve Onarım Projesi'ni, Yenikapı Metro ve Marmaray kazılarında ortaya çıkan Bizans Dönemi Ahşap Gemilerini Belgeleme, Yerinden Kaldırma, Konservasyon ve Restorasyon Projeleri'ni yürütüyor.

23 Mart 2008

Ain Ghazal: Consequences of Late PPNB Immigration / Ain Ghazal: Son PPNB Göçlerinin Sonuçları

İstanbul Üniversitesi Prehistorya Anabilim Dalı Konferansı

Ain Ghazal: Consequences of Late PPNB Immigration
(Ain Ghazal: Son PPNB Göçlerinin Sonuçları)

Konuşmacı: Dr. Garry Rollefson

Tarih: 27 Mart 2008, Perşembe
Saat: 16:00

Yer: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
Prehistorya Anabilim Dalı Laboratuvarı, Laleli, İstanbul

Antik Çağ'da Kent Mimarlık

“Antik Çağ'da Kent ve Mimarlık”

Konuşmacı: Dr. Ahmet Yaraş

Tarih: 24 Mart 2008, Pazartesi
Saat: 19:00

Yer : Mimarlar Odası Kadıköy Şubesi
Rıhtım Caddesi, İskele Sokak, No:27 kadıköy, İstanbul
Tel: 0216 349 25 49-50

21 Mart 2008

İhanetin Darağacında Allinoi; Dia gösterisi ve gitar dinletisi

Allianoi ile ilgili dia gösterisi ve gitar dinletisi

Ahmet Vedat Çelgin'in "İhanetin Darağacında Allianoi" adlı eserinin tanıtımı ve Allianoi için bestelenmiş şarkılardan oluşan gitar dinletisi.

Gitar ve vokal: Esra Kayıkçı

Tarih: 22 Mart 2008, Cumartesi
Saat: 16:30

Yer: Arkeopera, Yeni Çarşı C. Petek Han No: 16/A 34433 Galatasaray, İstanbul

18 Mart 2008

Kariye Müzesi Mozaik ve Freskoları

Arkeoloji Konuşmaları

"Kariye Müzesi Mozaik ve Freskoları"

Konuşmacı: Doç. Dr. Engin Akyürek

Tarih: 27 Mart 2008 Perşembe
Saat: 16:00

Yer: İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü
Osman Hamdi Bey Yokuşu Sultanahmet Eminönü, İstanbul

Tel: 0 212 520 77 40-41-42
e-mail: istanbularkeoloji @ kultur.gov.tr

15 Mart 2008

Map: Upper Paleolithic Art in Europe

Paleolithic Art in Europe
Thin dark blue line: coastline in the last glaciation
Thick light blue (cyan) line: limits of the main glaciations
Red tones: mural art
Green tones: portable art

This map is taken from

http://en.wikipedia.org/wiki/Image:Upper_Paleolihic_Art_in_Europe.gif

No copyright: released to public domain by Wikipedia author Sugaar in
December 2006.

Kültürel Mirası Korumada Yeni Yöntem ve Uygulamalar Sempozyumu

Kültürel Mirası Korumada Yeni Yöntem ve Uygulamalar Sempozyumu

Symposium of the Preservation of Cultural Heritage; New Methods and Applications

Tarih: 20-21 Mart 2008, Perşembe-Cuma

Açılış: 20 Mart 2008, Perşembe, Saat: 10:00

Yer: Başkent Üniversitesi, Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi
Bağlıca Kampusu, Bağlıca 06530, Ankara

Telefon: +90 312 2341010/2049
eposta: gstmf@ baskent.edu.tr

Web sitesi: kulturmiras2008.baskent.edu.tr


Kültürel Mirası Korumada Yeni Yöntem ve Uygulamalar Sempozyumu Programı

- 20 Mart
10:00 AÇILIŞ
Akademik Başkent Quartet konseri
Prof. Dr. Filiz Yenişehirlioğlu, Güzel Sanatlar Tasrım ve Mimarlık Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Mehmet Haberal
, Başkent Üniversitesi Rektörü

Oturum Başkanı: Zühal Özcan

11:00 Kültürel Mirasın Korunmasında Dünyada Kabul Gören Etik ve Standartlar, Bunların Geçerliliği, Unesco Kararları

Kapıdağı Yarımadası ve Çevresindeki Adalar Tarihi ve Arkeolojisi Üzerinde Araştırmalar / Reşit Mahzar Ertüzün

Yiğit Ozar

Kapıdağı Yarımadası ve Çevresindeki Adalar Tarihi ve Arkeolojisi Üzerinde Araştırmalar 

Reşit Mazhar Ertüzün’e yakın tarihimizin örnek yöneticilerindendir demek ya da İlhami Soysal’ın tanımıyla “Bir garip kaymakam” (Milliyet, 23.09.1987) demek bir yanılgı değildir. 1946-49 yıllarında Erdek kaymakamlığı yapan Ertüzün’ün buradaki icraatları yalnızca bir kaymakamın görevleri ile sınırlı kalmamış, bölgenin yitip gitmekte olan kültürel mirası için verdiği mücadeleyi “Kapıdağı Yarımadası ve Çevresindeki Adalar: Tarih ve Arkeolojisi Üzerinde Araştırmalar” isimli monografisi ile bilimsel bir tabana oturtmuştur.

Ertüzün, bir arkeolog olmadığı halde neden böyle bir çalışmaya girdiğini kitabının önsözünde şu satırları ile açıklıyor;
(…) Değersiz yapılara sıva olmadan önce kurtarıp derlemeğe çalıştığım eserleri Erdek’te kurduğum açık müzeye yerleştirirken bu didinmelerime kendince acınan ve Hadrianus tapınağındaki kireç ocağını son işletenler arasında bulunan birisi ‘Günün birinde bir kaymakamın bu taşları toplamaya kalkışacağını ne bilirdim. Ocakta öyle heykeller yaktım ki çıplak kadınlar kireç olunca bile hala bana güler dururlardı’ demişti. Elinizdeki kitap işte bu sözler yüzünden yazılmıştır.
(…)
Bir tarih ve arkeoloji amatörünün içinde bulunduğumuz ihtisas çağındaki bu cür’etinin ve yanlışlıklarının ‘hiç yapmamaktansa az da olsa yapmağa uğraşmak’ gerektiği yolundaki inancımın bağışlanacağını umuyorum.


Kitap üzerinde Kyzikos kentinin de kurulu olduğu Kapıdağı yarımadasını, çevresindeki adalarla birlikte ele alarak bölgenin Eskiçağ'ını coğrafi bir bütünlük içinde veriyor.

Marmara denizinin güneyinde deniz yollarına hakim Kapıdağ yarımadasının anakara ile birleştiği berzahın hemen kuzeyinde kurulmuş olan Kyzikos, bu konumuyla Konstantinius’un Byzantion’u başkent yapmasına kadar bölgenin en önemli kenti olmuştur. Mö 7. yüzyılda kurulduğu düşünülen kentin ilk sakinleri bilindiği kadarıyla, Yunanistan’ın Thesallia bölgesinden gelen Dolionlar’dır. Kent, tarihi boyunca uyguladığı kıvrak politikalar sayesinde Anadolu’nun kaos dolu zamanlarından olabildiğince az zarar görmüş, bu özelliği ile Strabon’un da dikkatini çekmiştir;

13 Mart 2008

Byzantinische Forschungen in Assos / Asos'te Bizans Araştırmaları

Alman Arkeoloji Enstitüsü

Byzantinische Forschungen in Assos / Asos'te Bizans Araştırmaları

Konuşmacı: Dr. Beate Böhlendorf (Çanakale/Istanbul)

Tarih: 17 Mart 2008
Saat: 16:30

Yer : Alman Arkeoloji Enstitüsü Kütüphanesi
Ayazpaşa Camii Sok. 46, Gümüşsuyu, İstanbul

11 Mart 2008

Jeolojide Yeni Açılımlar

TÜBA Konferansı

"Jeolojide Yeni Açılımlar"

Konuşmacı: Prof. Dr. M. Namık Yalçın

Tarih: 17 Mart 2008, Pazartesi
Saat 18:30

Yer: Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) İstanbul Ofisi
İTÜ Eski Maden Fakültesi, Yabancı Diller Yüksek Okulu, Maçka-İstanbul
Tel: 0212 21916 60

10 Mart 2008

Ausgrabungen in der hethitischen Hauptstadt Hattusa / Hitit Başkenti Hattuşa’da Kazı Çalışmaları

Alman Arkeoloji Enstitüsü

Ausgrabungen in der hethitischen Hauptstadt Hattusa

(Hitit Başkenti Hattuşa’da Kazı Çalışmaları)

Konuşmacı : PD Dr. Andreas Schachner, DAI Istanbul

Tarih : 13 Mart 2008, Perşembe
Saat: 18:00

Yer : Alman Arkeoloji Enstitüsü Kütüphanesi
Ayazpaşa Camii Sok. 46, Gümüşsuyu, İstanbul

04 Mart 2008

Göl İnsanları; Evrim Sürecinden Bir Kesit / Richard Leakey-Roger Lewin

Okan Sezer


Göl İnsanları

Göl İnsanları; hayatın ve doğanın ateşleyici gücü olan evrimi ve içindeki insanın yolculuğunu bizlere sunmaktadır. Şimdilik 2.5 milyon yıla tarihlenen insan-alet ilişkisi, tabiata ''insan'' kavramını kazandırmıştır. Leakey ve Lewin bu araştırmalarında insan-alet diyalektiğini başlangıç alarak insan evriminin -bugün için geçerli olan- son durağı Homo sapiens’i ve filogenezini (soy ağacını) ''kendi dünya görüşleri'' ile mercek altına alıyorlar.

Kitabı, paleoantropolojiden yardım alarak fosil yorumu yapan bölüm ve eldeki arkeolojik verilerle birlikte ''aletin arkasındaki insan''ı sosyal boyutuyla inceleyen bölüm olarak ikiye ayırabiliriz. Birinci bölüm, Ramapithecus’un doğal seçilimin zorunlu neticesi (azalan orman kaynakları vb.) ile kuzenleri tarafından ağaçtan atılması ve ağaçtan kovulan Ramapithecus’un iki ayağı üstüne çıkması gibi insanın evrim çizgisindeki kilit noktalardan birini gerek jeolojik, gerek arkeolojik verilerle anlatması açısından önemlidir (tahmini olarak 15-16 milyon). Kolları ve elleri serbest kalan Ramapithecus maddeyle tanışma olasılıklarını da arttırmıştır. Birinci bölümün incelediği diğer sorunsallar arasında kıtalar arasındaki fosil boşlukları ve Afrika’dan çıkış sıralanabilir.

İkinci bölüm ise insanın ve de toplumların gelişim dinamiklerini ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Gereksinmenin aleti, aletin gereksinmeyi yaratması ve insanın varolabilmesindeki önemli etkenlerden bir tanesi olan sosyal organizasyonun zorunluluğu, "gelişim dinamikleri ne?" sorusuna ikinci bölümün verilebileceği yanıtlar arasında yer alır.

Göl İnsanları okumadaki akıcılığı sayesinde diğer örnekleriyle karşılaştırıldığında ender bulunan bir çeviridir. Leakey ve Lewin evrim olgusu üstünden tarih ile tarihsel kavramlarını ortaya koymuşlardır. Anlatımlarında tarihin her dönemi için geçerli olan sosyal gelişmenin ilkeleri görülür. Göl İnsanları bence tüm bu özelliklerinden ötürü konu ile ilgili kişilerin yapacağı okuma listelerinde ön sıralarda yer almalıdır.


NOT: Şimdiki bilimsel verilerimizle daha net bir şekilde görüyoruz ki, Ramapithecus hominid ailesinin dışında olup insan evriminde başat bir rol oynamamıştır. Hominid familyasının oluşturan türün ve de olayın artık daha geç dönemlerde olduğu bilinmektedir.


**
Kitap arkasından:
Göl İnsanları'nda insanın fiziksel, sosyal ve düşünsel evriminin bir kesiti anlatılmakta. 2,5 milyon yıl önce yaşayan atalarımızın yaygın kanının tersine barışçıl varlıklar olduklarını öne süren bu kitap, insanlığın geçmişini, bugününü ve geleceğini merak eden herkesin ilgini çekecektir.

Göl İnsanları;
Evrim Sürecinden Bir Kesit

Yazar: Richard Leakey ve Roger Lewin
Basım yılı: İlk baskı 1997
Yayım dili: Türkçe
Sayfa sayısı: 232
ISBN No: 975-403-086-3
Yayıncı: Tübitak

03 Mart 2008

Gorges of the Ardeche

©Berkay Dinçer

A view from Gorges of the Ardeche (Vallon pont d'Arc).

Gorges of the Ardeche (des gorges de l'Ardéche) is one of the most
important area for the Upper Paleolithic cave art. Today it's covered
with forest, but it is known that it was more steppic at the time of
first artists in the Upper Paleolithic.

Famous Chauvet Pont d'Arc cave is located "somewhere" in this area.
Only archaeologists know its exact location.

Venus of Lespugue

©Berkay Dinçer

Venus of Lespugue

This photo is taken in the Huguenots Cave, Ardeche (France). This figurine is a reproduction.

The Venus of Lespugue is a Venus figurine, a statuette of a nude female figure from approximately 25,000 BC. It was discovered in 1922 in the Rideaux cave of Lespugue (Haute-Garonne) in the foothills of the Pyrenees. Approximately 6 inches (147 mm) tall, it is carved from tusk ivory, and was damaged during excavation.

The original Venus of Lespugue resides in France, at the Musée de L'Homme.

Venus of Brassempouy

©Berkay Dinçer

Venus of Brassempouy

This photo is taken in the "İnsanın İzlerinde" exhibition, İstanbul. This figurine is a replica.

The Venus of Brassempouy is a fragmentary ivory figurine from the Upper Palaeolithic which was discovered at Brassempouy, France in 1892. About 25,000 years old, it is one of the earliest known realistic representations of a human face.

The Venus of Brassempouy was carved from mammoth ivory. She is 3.65 cm high, 2.2 cm deep and 1.9 cm wide. Her face is triangular and seems tranquil. While forehead, nose and brows are carved in relief, the mouth is absent. A vertical crack on the right side of the face is linked to the internal structure of the ivory. On the head is a checkerboard-like pattern formed by two series of shallow incisions at right angles to each other; it has been interpreted as a wig, a hood, or simply a representation of hair.

Even though the head was discovered so early in the development of modern archaeology that its context could not be studied with all the attention it would have deserved, there is no doubt that the Venus of Brassempouy belonged to an Upper Palaeolithic material culture, the Gravettian (29,000–22,000 BP), more precisely the Middle Gravettian, with "Noailles" burins circa 26,000 to 24,000 BP.

She is more or less contemporary with the other Palaeolithic Venus figurines, such as those of Lespugue, Dolní Věstonice, Willendorf, etc. Nonetheless, she is distinguished among the group by the realistic character of the representation.

The Venus of Brassempouy is preserved in the Musée d'Archéologie Nationale at Saint-Germain-en-Laye, near Paris.

Venus of Willendorf

© Berkay Dinçer

Venus of Willendorf

This photo is taken in the "İnsanın İzlerinde" exhibition, İstanbul. This figurine is a reproduction.

Venus of Willendorf, also known as the Woman of Willendorf, is an 11.1 cm (4 3/8 inches) high statuette of a female figure. It was discovered in 1908 by archaeologist Josef Szombathy at a paleolithic site near Willendorf, a village in Lower Austria near the city of Krems. It is carved from an oolitic limestone that is not local to the area, and tinted with red ochre.

Since this figure's discovery and naming, several similar statuettes and other forms of art have been discovered. They are collectively referred to as Venus figurines, even though they pre-date the mythological figure of Venus, and are not thought to be representations of that goddess.

The Venus is not a realistic portrait but rather an idealization of the female figure. Her vulva, breasts, and swollen belly, are heavily pronounced, suggesting a strong connection to fertility. Her tiny arms are folded over her breasts. The figure has no visible face, her head being covered with circular horizontal bands of what might be rows of plaited hair, or a type of headdress.

Original Venus of Willendorf is part of the collection of the Naturhistorisches Museum in Vienna.

Lascaux animal paintings



This is a file from the Wikimedia Commons.

Lascaux animal painting

Photo by: Prof saxx
Permission
(Reusing this image)
The author permits further using of the picture for private, public or commercial purposes. The author's name has to be mentioned in a visible manner.
Source: http://en.wikipedia.org/wiki/Image:Lascaux_painting.jpg

01 Mart 2008

Küçük ve önemsiz? Pergamon'daki Mücevher ve Giysi Öğeleri Üzerine Düşünceler

Alman Arkeoloji Enstitüsü
Klein und unscheinbar?
Überlegungen zu Schmuck und Trachtbestandteilen aus Pergamon

Küçük ve önemsiz? Pergamon'daki Mücevher ve Giysi Öğeleri Üzerine Düşünceler

Konuşmacı: Andrea Pirson M. A. (İstanbul)

Tarih: 10 Mart 2008, Pazartesi
Saat: 16:30

Yer : Alman Arkeoloji Enstitüsü Kütüphanesi
Ayazpaşa Camii Sok. 46, Gümüşsuyu-Istanbul